20 Kasım 2012 Salı


                #dershanemolmasaydı
Kız kardeşim SBS sınavlarında yüksek başarı göstermek suretiyle Ankara Samanyolu Koleji’ni ücretsiz kazandı. Hala burada eğitimine devam etmektedir. Bir erkek kardeşim ilkokulu yatılı pansiyonlarda okudu. Daha sonra SBS imtihanlarında Bursa’da bir Anadolu Lisesi’ni kazandı. Liseden sonra üniversite imtihanında başarı göstererek Pamukkale Üniversitesi Elektrik-Elektronik bölümünü kazandı. Hala eğitimine devam etmektedir. En küçük kardeşim de Çatak Yatılı Bölge Okulu’nda eğitimine devam etmektedir.
 Son zamanlarda yapılan bu yatılı okulların barınma sıkıntısı çeken öğrenciler için de fevkalade yararlı oldu. Uzak köylerden gelen kimi zeki öğrenciler bu okulları bir sıçrama tahtası gibi kullanarak batı vilayetlerinde Anadolu ve Öğretmen liselerine girme şansı yakaladılar. Daha sonra bu liselerden mezun olduktan sonra en güzel bölümlere girdiler. Bizim köyde bu sayede benim bazı akrabalarım Marmara, OTÜ ve Ankara siyaset bilimleri dahil seçkin üniversitelere girme şansı yakaladılar. Tabi ben üniversiteye giren ilk genç olduğum için diğer gençlere de hüsnü misal teşkil ettim. Birçok akraba ve dostun çocuklarına sahip çıkmaya çalıştım. Hamdolsun ki sahip çıktığım öğrenciler İstanbul ve Ankara’daki en seçkin üniversiteleri kazandılar. Düşünüyorum da şimdilerde. Eğer SBS sınavları olmasaydı akrabalarım ve köylülerim sınavla seçkin okullara giremezlerdi. Çünkü iyi üniversiteleri kazananlar hep iyi liselerden mezun oldular. Seçkin liselere giremeyen ya da başarılı olup da ilçedeki çok programlı liselere gidenler maalesef üniversitelere giremediler, ya da çok vasat üniversite ve bölümlere ancak yerleşebildiler. 
Köyde oturanlar daha kaliteli üniversitelere girdiler. Çünkü ilçede oturanlar ise her hangi bir maceraya kalkışmadan oturdukları ilçede üniversitelerin kapılarını zorladılar ancak maalesef muvaffak olamadılar. Çünkü oturduğumuz ilçede Üniversiteye hazırlık dershanesi yok. O yüzden öğrenciler kendi imkanlarıyla imtihanlara hazırlandılar. Eğer dershaneler olmasaydı Erol GÜNGÖR’ün tabiriyle ‘ fakir halk tabakasının çocukları’ olan bizim gibi gençler de başarılı olamazdı. Çünkü bizden önce ilçemizde çok programlı liselerde eğitim görüp de ilçede dershane olmadığı için üniversiteye giremeyen çok zeki köylülerimiz var. Ancak onların bir kısmı şimdi işçilik bir kısmı ise köyde çobanlık yapıyor. Eğer bizim gençler de dershanelere gitmeselerdi onlar da şimdi ya bir çoban ya bir işçi ya da talihsiz mihrakların elinde bir maşa olabilirlerdi.
 Tabii başta kardeşlerim ve akrabalarım olmak üzere bütün bu talebelerin arkasında dershanelerin büyük bir emeği var. Dershaneler; bu tür öğrencilere sahip çıkarak kimilerini ücretsiz bir şekilde kimilerini de cüzi bir ücret karşılığında onları disiplinli bir şekilde imtihanlara hazırladılar. Dershanelerin kapatma mevzusunu; SBS ve YGS-LYS imtihanlarının kaldırılma meselesini bir kere daha bu minvalden de bakarak derin bir muhasebe yapmanı diliyorum.
            
                    Yukarıda dile getirmeye çalıştığım mevzu ile alakalı küçük bir anekdot paylaşmayı da isabetli buluyorum. Prof. Dr. Mehmet Ali Ünal ‘Osmanlı Müesseseleri Tarihi’ isimli eserinde Osmanlı devletinde de medreselerde eğitimin bozulma sebeplerinden birisi de medreselerin merkezileşip taşradan gelen zeki talebelere kapısını kapatmakla gerçekleştiği anlatır. O’na göre taşradan gelen zeki talebeler; ilk dönemlerde evvela yirmili medreselere intisap ederlerdi. Yirmili medreselerde başarılı olanlar daha sonra otuzlu medreselere intisap ederek ilim tahsil ederlerdi. Otuzlu medreselerden sonra kırklı medreseler gelirdi. Bu kat-ı meratip sahn-ı seman medreselerine kadar devam ederdi. Tabi her medresenin bitiminde Cuma günü sınav yapılır ve bu sınav da halka açık olacak şekilde hiçbir itiraza mahal vermeyerek yapılırdı. Her sınavı başarı ile bitirenler ancak bir üst medreseye geçebilirlerdi. Günümüzdeki SBS ve YGS sınavlarında olduğu gibi. Ancak maalesef son dönemde bu kat-ı meratip prosedürü tamamen iptal edildi. Sadece seçkin medreselerin çevresinde oturan talebeler o medreselerde eğitim gördüler. Taşradan gelen zeki talebeler ise bu seçkin medreselerde ilim tahsil etme şansını kaybettiler. Bu talebeler aynı zamanda hayal kırıklığı yaşayarak evlerine döndüler. Hayatlarını rençperlik yaparak idame ettirdiler. Bu seçkin medreseler çevre yerlerden talebe almayınca zamanla vasat düzeyde talebeler eğitim aldılar. Daha sonra ise eğitim giderek laçkalaştı. İşte Osmanlı yaşanan sıkıntıların bizim de yaşamamız mukadderdir. Eğer şimdilerde de varoş semtlerde ya da kırsal yerlerde orta öğretimde okuyan talebeler seçici bir imtihandan geçmezlerse o talebelerin de iyi bir üniversitelere girmeleri hayal olacaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder